Hollanda’da Türk Müzesi açıldı: Türk göçmenlerin kültürel mirası sergilenecek
Hollanda’da, 61 yıl önce ülkeye misafir gelen Türklerin bilgi ve belgelerini muhafaza eden ve Hollanda ile Türkiye arasındaki ilişkileri yansıtan “Hollanda Türk Müzesi” açıldı.
Almelo kentindeki Hollanda Diyanet Vakfına (HDV) bağlı olan “Hollanda Türk Müzesi”nin açılışı için Yunus Emre Vakfının eski camisinde tören düzenlendi.
Törene, T.C. Lahey Büyükelçisi Selçuk Ünal, T.C. Rotterdam Başkonsolosu Sevgi Kısacık, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkanı Abdullah Eren, Almelo Belediye Başkanı Richard Korteland, T.C. Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Dr. Ömer Özgül, T.C. Deventer Müavin Konsolosu Mücahit Karagöz, T.C. Deventer Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi Hüsnü Özmen, Hollanda Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu (TKIF) Genel Başkanı Ömer Altay, UID Hollanda Başkanı Ertuğrul Kurt, Türk Hava Yolları Amsterdam Müdürü Şerafettin Ekici ve müzeyi bugüne kadar büyük bir emek ve fedakârlıkla ayakta tutan, tanıtımı için büyük çabalar sarf eden Hollanda Türk Müzesi Müdürü Salih Dadak’ın yanı sıra farklı sivil toplum kuruluşlarının başkanları da katıldı.

HDV ve YTB’nin desteğiyle kurulan müzede, ilk nesil Türklerin günlük yaşantısını yansıtan resimler, pasaportları, kullandıkları malzemeler, ilk konakladıkları pansiyonlara ilişkin belgeler, Hollanda ile Türkiye arasındaki ilişkileri yansıtan tarihi dokümanların kopyaları ve Türk kültürünü yansıtan farklı objeler yer alıyor.
Selçuk Ünal: “Hollanda Türk Müzesi, geçmişimizi sergileyen bir mekân ve aynı zamanda gelecek nesiller için bir eğitim ve kültür merkezi hâline gelecektir”

Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi Selçuk Ünal törende konuşma yaptı. Büyükelçi Ünal yaptığı konuşmada, Hollanda Türk Müzesi’nin iki ülkenin ortak tarihine ışık tuttuğunu ve Hollanda’da yaşayan Türk toplumunun kültürel mirasını yaşatması açısından büyük bir kazanım olduğunu söyledi.
Ünal, “Türkiye ile Hollanda arasında kökleri yüzyıllara dayanan dostluğun yeni bir simgesi olacak Hollanda Türk Müzesi, yalnızca geçmişimizi sergileyen bir mekân olmayacak, aynı zamanda gelecek nesillere bu ortak mirasın önemini anlatan bir eğitim ve kültür merkezi hâline gelecektir.” dedi.
Türkiye-Hollanda ilişkilerinin sadece diplomatik bağlarla sınırlı olmadığını belirten Ünal, “Bundan 61 yıl önce, Türkiye Cumhuriyeti ile Hollanda Krallığı arasında imzalanan İşgücü Anlaşması ile Türkiye’den Hollanda’ya gelen işçilerimiz, burayı kendilerine ikinci vatan edinmiş, yeni nesiller Hollanda’nın ekonomik, sosyal ve kültürel yapısına büyük katkılar sağlamıştır.” diye konuştu.
Abdullah Eren: Türk diasporası: 7 milyon insan

Avrupa’ya göç edenlerin bir tarla ve traktör parası kazanmak maksadıyla Avrupa’ya göç ettiklerini dile getiren Eren, “Kısa süreli gibi gözüken bu göç bugün Avrupa’da 5 milyon gibi bir Türk nüfusuna vesile oldu. Hollanda’da ise bunun yarım milyonu yaşıyor. 85 milyon Türkiye ile beraber, yurt dışındaki tüm dünyadaki 7 milyon diasporayı düşününce çok büyük bir aile olduğumuzu bir kez daha görmüş oluyoruz.” ifadelerini kullandı.
“GÜÇLÜ DİASPORA VE GÜÇLÜ TÜRKİYE’DİR”
Eren, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yurt dışında yaşayan vatandaşları Türkiye’dekilerden hiçbir zaman ayırt etmediğini vurgulayarak, “Her türlü hakta onları aynı gördüğünü hepimiz biliyoruz. Yaptığımız etkinlikler ve faaliyetler ile bunu her zaman yaymaya gayret ediyoruz.” dedi.

“Ramazan ayı, rahmet ayıdır.” diyen Eren, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Bu Ramazan inşallah bizim birliğimize ve kardeşliğimize ve uhuvvetimize vesile olur. Bir oldukça ve beraber oldukça gelecek bizim için daha iyi olacak. Bizim her zaman yurt dışında bir şiarımız var. Güçlü diaspora ve güçlü Türkiye’dir.”
Belediye Başkanı Korteland da Hollanda Türk Müzesi’nin sıradan bir müze olmadığını ve müzenin bulunduğu mekanın sıradan bir cami olmadığına dikkati çekerek, “Burası geçmişle bugünün bir araya geldiği, tarihle toplumun el ele yürüdüğü, Almelo ile Türk toplumu arasındaki güçlü bağı hatırladığımız bir yer.” dedi.

Hollanda ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkilerin 400 yılı aşkın bir geçmişe sahip olduğunu kaydeden Korteland, “Müzenin açılışıyla tarihe saygı duruşunda bulunuyoruz. Burası hikayelerin canlandığı, camiye ilk gidenlerin yolculuğunu, yaşadıkları zorlukları ve Almelo’da nasıl bir yuva bulduklarını öğrendiğimiz bir yer.” şeklinde konuştu.
Salih Dadak: “Neden ve Nasıl bir Müze? Bilgi, belge merkezi, kültürümüzü tanıtma ve yaşatma adına bir müze”

“Türkler’in ve Hollandalıların birbirilerini tanımaları çok öncelere rastlasa da düzenli ilişkilerin 17. yüzyılın ilk çeyreğinde başladığı bilinmektedir. İki toplum arasındaki siyasi ilişkiler, 1612 yılında Hollanda’nın Osmanlı Devleti nezdinde görevlendirdiği ilk elçi olan Cornelis Haga’nın İstanbul’a gelmesiyle başlamış, aynı dönemde Lale çiçeği de Türkiye’den Hollanda’ya getirilmiştir. Osmanlı Devleti de 1859 yılında ilk defa Yahya Karaca Paşa’yı elçi olarak Hollanda’ya göndermiştir. İki ülke ve iki toplum arasındaki ilişkiler düzenli bir seyir takip etmekte, özellikle ticari münasebetlerin sürekli bir artış gösterdiği gözlenmektedir. Kuruluşun hemen akabinde, genç Türkiye Cumhuriyeti’ni siyasi manada dünyada ilk tanıyan ve dostluk ilişkilerini başlatan ülke Hollanda’dır.
1961 yılından itibaren, Batı Avrupa ülkelerindeki iş gücü açığını kapatmak üzere alakalı ülkelerin resmi kurumları arasında varılan anlaşmalar neticesinde Türkiye’den Hollanda`ya da insanlarımız gelmişlerdir. İlk dönemlerde her ne kadar “göçmen – misafir işçi” olarak isimlendirilmişlerse de, daimi ikamet de aynı yıllarda başlamış ve bugün itibariyle Hollanda’da sayıları 380 000’i bulan insanlarımız bu ülkede ikinci büyük yabancı asıllı topluluğu oluşturmuşlardır.

Kendilerini, içinde bulundukları toplumun ayrılmaz ve kalıcı bir parçası olarak gören insanlarımız; siyasi, iktisadi ve kültürel alanda da rüştünü ispat etmiş ve pek çok alanda kurumsallaşmışını bilmiştir.
Farklı kültürel değerlere sahip olsalar da, iç içe yaşayan iki toplumun birbirilerinden ciddi manada etkilenmeleri doğal olarak kaçınılmazdır. İki toplum arasında başlayan akrabalık ilişkilerinin de giderek hız kazanması neticesinde, kendi aralarında oluşan kültürel alış veriş ve münasebetler daha da gelişmiş, her iki gurubun da renklerini taşıyan ortak bir kültür oluşmaya başlamıştır. Artık insanlar birbirilerini, iş alan veya iş veren , yerli veya yabancı olarak görmekten ziyade; daha yakından bilmek, kültürlerini ve kutsallarını daha yakından tanımak istemektedirler.

Özellikle, kültür – sanat – edebiyat alanında kendini gösteren boşluk; resmî veya özel kurum, kuruluş, vakıf ve dernekler tarafından yürütülen, sergi- konser- festival ve müsabakalar vasıtasıyla doldurulmaya çalışılmaktadır. Bu kadar yoğun ve köklü ilişkilere, onca çalışmalara rağmen, kalıcı ve kendimizi her yönümüzle ifade edebileceğimiz daimi ve düzenli bir kuruluşumuz henüz ortaya çıkmamış, kurulamamıştır. Bazı müzelerin çok küçük bir bölümünde, bizim adımıza bizleri tanıtmada çalışan yapılanmalar çok kısır kalmakta, gerçeği tam manasıyla yansıtamamakta, hatta yanlış bilgi edinmelere sebep olmaktadır.
“BİR VARMIŞ BİR YOKMUŞ…”
1961 yılından itibaren başlayan ve artarak gelişen Türkiye’den Hollanda’ya göçün tarihi yazılma safhasına gelmiş bulunmaktadır. Birinci nesil olarak isimlendirilen ilk gelenlerimizin sayıları giderek azalmakta, onlarla birlikte bir dönem de kendiliğinden kapanmaktadır.
Gidenler; hatıralarını, bildiklerini, kazandıklarını – kaybettiklerini, yaptıklarını – çektiklerini, bilgi ve deneyimlerini vs. de kendileriyle birlikte götürmekte, kalıcı olan geride bıraktıklarına kalıcı bir şeyler bırakamamaktadırlar. İçinden geçtikleri toplumun hafızasında “bir varmış bir yokmuş…” şeklinde hatırlanmak ne kadar acı olsa gerekir.
Bununla birlikte, yazılı ve görsel alanda bazı başarılı çalışmalar yapılmış olsa da ihtiyaca tam olarak cevap verilebilmiş değildir. Sayfalar arasında kalan bilgiler satırlarda kalsa da hatırlarda kalmamaktadır.
Hele hele, maçı televizyondan bile izlememiş birilerinin; körlerin fili tarif etmesi misali karşılaşmayı yazmaya kalkışmaları ne kadar yanlış ise, gidenlerimizle alakalı kanaat belirtmeleri de o derece yanıltıcı olabilmektedir.
HOLLANDA TÜRK TARİH ve GÖÇ MÜZESİ BİLGİ – BELGE VE KÜLTÜR MERKEZİ kurma kararı aldılar.
Bu konuda yapılan çalışmalar, gerek Türk ve gerekse Hollanda resmi kurumları, sivil toplum örgütleri ve gönüllü kuruluşlar arasında başarıyla yürütülmektedir.
Sonuç almak ve bir an önce açılşını gerçekleştirmek istediğimiz; kısaca MÜZEMİZ dediğimiz kurumumuzu faaliyete geçirmek için sizleri de aramızda görmek istiyoruz. Katkılarınız için şimdiden teşekkür eder, saygılarımızı sunarız.”

Almelo Yunus Emre Camii Başkanı Şengün Türkeri, “Eski camimizin tarihini ve mimarisini değil aynı zamanda onunla bağlantılı olan zengin gelenekleri, sanatı ve hikayelerini de bizlere sunmaktadır. Bu müze nesiller, kültür ve kültürler, ve topluluklar arasında bir köprü görevi görmektedir. Öğrenmemiz, bağ kurmamız ve karşılıklı anlayışınızı güçlendirmemiz için önemli bir fırsat sunuyor. Bu mekanın herkes için açık olmasından ve Türk kültürünü, tarihini daha yakından tanıtmasından gurur duyuyoruz, ve hepinize tekrar hoşgeldin demek istiyorum” dedi.



Almelo Türk Müzesi Açılışından sonra müzezenin çok yakınında yapılan ibatede açılan yeni Yunus Emre Camiine hep birlikte İftar yemeğine geçildi.
Murat Yakar – Mustafa Koyuncu I ALMELO